Aytunç ALTINDAL kimdir ?


Aytunç  ALTINDAL kimdir ?
PAPA VE VATİKAN DENDİĞİNDE AKLA İLK GELEN TÜRK AYTUNÇ ALTINDAL'IN RESMİ KİŞİSEL TARİHİ 


Aytunç  ALTINDAL kimdir ?1983'de İsviçre'de MODUS VİVENDİ Kültür Merkezi'ni kurarak 10 yıl yönetti.
1989 yılında Rusya'da Kültür Danışmanlığı görevini yaptı.
1992'de İngiltere Edinburg'taki INTERNATIONAL ACADEMY FOR EUROPEAN AND CHRISTIAN STUDIES akademisinde PROJECT ACADEMIC BOARD (Akademik Proje İdari Heyeti) üyeliğine seçildi. Aynı yıl İngitere'de yayınlanan THREE FACES OF JESUS (Üç İsa) adlı kitabı dünyada yankılar uyandırdı. Daha sonra (1993) Rusça'ya çevrildi.
1993'te INTERNATIONAL SOCIETY FOR THE STUDY OF EUROPEAN IDEAS (Uluslararası Avrupa Düşünce Çalışmaları Topluluğu) Bilimsel Kuruluna üye oldu. Aynı yıl Avusturya'nın GRAZ şehrindeki KARL - FRANZ Üniversitesi tarafından düzenlenen EUROPEAN SECULAR LEGACY (Avrupa'nın Laik Vasiyeti)adlı uluslararası konferansta Oturum ve Bölüm Başkanlığına seçildi.
1995'te merkezi New York'ta bulunan CARNAGIE COUNCIL ON ETHICS AND INTERNATIONAL AFFAIRS örgütüne davet edilen, ilk ve tek Türk Konuşmacı oldu.
Aynı sene, New York'ta Birleşmiş Milletler bağlantılı GLOBAL FORUM OF SPIRITUAL AND PARLIAMENTARY LEADERS ON HUMAN SURVIAL (İnsan Yaşamından SorumluRuhani ve Siyasi Liderler Global Forumu'nda) INTERNATIONAL ADVISOR COMMITTEE yani Uluslararası Danışman üyesi oldu.
Ünlü Fizikçi Isaac NEWTON'un bugüne kadar hiç bilinmeyen bir kitabını da yayınlayan Altındal, Uğur Mumcu'nun "Sakıncasız" adlı eserinin de yapımcılığını üstlendi.

PAPA VE VATİKAN DENDİĞİNDE AKLA İLK GELEN TÜRK AYTUNÇ ALTINDAL'IN RESMİ KİŞİSEL TARİHİ

"Babamdan kalan paraları efendi gibi yedim"

Aytunç Altındal. o, hakkında türlü rivayetlerin yapıldığı bir araştırmacı, KGB ajanı, sansasyon meraklısı, Tapınak Şövalyesi. Aytunç Altındal'a aslında kim olduğunu merak edenler için kişisel tarihini anlattırdık.

Aytunç Altındal gölgesi bol bir yazar. Altındal için KGB ajanlığından "sansasyon meraklısı profesyonel tartışma programı konuğu" tanımlamasına kadar pek çok farklı yorum yapıldı. Kuşkusuz onu en iyi tanıyan kişi kendisinden başkası olamaz. Ancak bazı detaylar vardır ki: resmin tamamı değilse bile bir kısmını ele verir. Çünkü anılar gölgesi bol olanların kimlikleridir.

Altındal'ı ofisinde ziyaret ettik. Ona ne iş yaptığını değil, sahip olduğu anıları sorduk, söyleşiye başlamadan "Anılarını mezara götüren adamlardan değilim ama mezara götüreceğim anılarım da var elbette" diyerek ilk mesajını verdi. Biz aldırmadan sorduk: İsimler önemlidir. İsminizin hikayesi nedir?

Cevabı direkt aktarıyoruz: "benim adım Aytunç değil Aytun. Yargılandığım duruşmalardan birinde hakim "ne biçim ismin var, böyle isim mi olur? Ermeni misin sen? Dedi. Bende hayır değilim, ispatı da burada deyip pantolonumun fermuarını indirdim. Hakim bey mahkemeye hakaretten iki buçuk sene daha verdi. sonra kendime "hakikaten Aytun'u anlamıyorlar. Aytun'u Aytunç yapayım" dedim. Ama şu var: yurt dışındaki kitaplarımın çoğu da Aytun Altındal imzalıdır."
Ve fotoğraflara bakmaya başlıyoruz. Altındal siyah beyaz bir fotoğraf gösterirken "bakın Teşkilat-ı Mahsusadır bu. Şu şapkalı olan meşhur Ajan Nuri, yakışıklı adamdı. Şu da babam" diyor. Biz de kinayeli bir biçimde sormaya devam ediyoruz.

Babanız ne iş yapıyordu?
Rantiye(Gülüyor)

Rantiye derken.
Doğru, rantiye büyük bir laf. Geliri vardır; onu yer, yaşar.

Siz de rantiye misiniz?
Değilim. Ben kalan paraları yedim efendi efendi. Dolayısıyla çok keyifli bir hayat geçirdim.

Tabi burada bir parantez açmak gerek. Kendi deyimiyle "palavra" bir aile değil onunki. Altındal'ın babası Beşiktaş kulübünde futbol oynamış aynı zamanda Haysiyet Divanı Başkanlığı yapmış. Annesi Fatma hanım ise ev hanımı. Fatma Hanım ve Cavit Bey'in en küçük çocuğu. Şimdi hayatta olmayan iki ablası ve hala sağ olan bir ağabeyi var.

Aytunç Altındal bugün 62 yaşında. Üç çocuğu, bir torunu, 30 kitabı(11'i çeviri 19'u telifli) ve yaklaşık 400 makalesi var. Tabii bir de internet sitelerinde şahsına girilmiş sayısız "entry".

Bu yorumları hatırlattığımızda saçlarıyla aynı renk olan kır bıyıklarını düzeltiyor. Dudaklarını hafifçe oynatarak: "Türkiye'nin en karanlık ve esrarengiz adamı olduğum rivayet ediliyor. Bu yorumun kısmen doğru tarafları olabilir belki. Ama bir anı cimrisi de değilim diyor. Ve mezara götürmeyeceği anekdotları ölçülü bir cömertlikle anlatıror.

ÜÇÜNCÜ CUMHURBAŞKANI CELAL BAYAR'DAN EN ÖĞRENDİ?
  "Hafızamda Celal Bayar'a dair çok anı var. Celal Bayar'ın benim çok sevdiğim öyle bir tarafı var ki onu hep anarım. Başkaları benimle aynı fikirde midir; bilmem. Celal Bayar inanılmayacak kadar inatçı bir insandı. Kendi doğru bildiğinden şaşmazdı. Zaten mahkemelerde de kimseyi dinlemedi. Hakime "sen ne bilirsin? Benim yarı yaşımda bir adamsın. Nereye mahkum etmek istiyorsunuz beni? İdamsa yazın bitsin gitsin" diyen oydu. Böyle bir adamdı, o komitacıydı. Komitacı en demek? Teşkilatçı demek. Yani gizli örgüt adamıydı Celal Bayar. Dolayısıyla "Celal Bayar'dan en öğrendiniz? Hafızanızdaki yeri nedir?" derseniz "ağzımı sıkı tutmayı öğrendim" derim. Ağzını sıkı tutacaksın. Özellikle de kadınlara karşı bantlayacaksın çeneni. Salaklık edip kendini yere göğe sığmaz adam haline getireceğim diye konuştun mu ayvayı yersin. Kelleyi de kaybedersin. "siz kelleyi hiç kaybettiniz mi der gibi bakıyorsunuz
BU Bir http://www.aytuncaltindal.com Alintisidir

Yorum Gönder

0 Yorumlar